Doping İlaç Suistimali

Doping

DOPİNG - SPORDA İLAÇ SUİSTİMALİ


Spor, toplumun önemli bir parçasıdır. Daha çok sporcuları ilgilendiren ve ilaçların
amaçları dışında kullanımı diye tanımlanan suiistimali ise ciddi bir problem olarak karşımıza
çıkmaktadır. Toplumda ilaç suiistimali, istenen farmakolojik etkileri sağlayan fakat sağlık
otoriteleri tarafından tıbbi açıdan onaylanmayan kimyasalları kullanmayı da içerir.
Yarışmalarda, ilaçların etkileri değil sporcuların fiziksel performanslar ölçülür. Sadece
antrenmanla form kazananlarla karşılaştırıldığında, farmakolojik maddeler kullanarak
performans geliştirmeye teşebbüs etmekten daha fazla suçlanmayı hak eden bir şey olamaz.
İlaç kullanımını yasaklayarak, katılımcıların sağlığını korumak takdire değer olsa bile,
boks, kayak, araba yarışı gibi bazı sporların katılımcılara doğal ve önemli fiziksel tehditler
oluşturduğu unutulmamalıdır. Yarışma azminin yanı sıra antrenmanların yoğunluğu, sıklığı ve
süresinden dolayı, herhangi bir spor dalındaki seçkin bir sporcunun spordan kaynaklanan bir
sakatlık geçirmemiş olması düşünülemez. Sporcuların sağlığını korumak için ilaçları
yasaklamanın mantığı, performans arttırıcı ilaçların her koşulda zararlı olmasıdır.
Profesyonel sporlarda, birinin geleceği kazanmaya bağlı olabilir. Bu durumda, spor
biri için iş demektir ve başarı dürtüsünün büyüklüğü, sporcuyu o sona ulaşmak için mevcut
her türlü yöntemi kullanmaya iter. Böylece, ilk çağlardan beri gelen kazanma arzusundan bile
daha güçlü bir baskı olabilir. Sporcular için kullanımı yasak olan maddelerle kazanılan
avantajı kabul edilemez kılan ve sonucuna karşı çıktığımız şey, avantajın diğer sporcuların
üzerinden kazanılması yerine, sporun kendisinden ve başarılan zorluktan kazanılması
gerektiğidir. Tabii ki, kapasitesini ilaçlar yoluyla arttırmak da kişinin bir tercihtir. Performans
arttırıcı maddeleri kullanmayı tercih edenlere, diğerleri kadar saygı duyulmalımıdır? Zorluk,
yarışmalar ve karşılaşmalarda böyle bir seçeneğin olmasındadır.
Sporda performans arttırıcı ilaçların kullanılması, insan olarak saygı
duyulabileceğimiz alanları kısıtlamaktadır. Sporcular elbette bireysel olarak kendi tercihlerini
yapabilmelerine rağmen, yarışmanın doğasından kaynaklanan iyi yarış için bu katılımcılar
yasaklanmalıdır. Bundan dolayı, performans arttırıcı ilaçların kullanımı kişilerin kendilerine
olan saygıları açısından da yasaklanmalıdır.
19. yüzyıl ve daha öncesinde, ilaçlar genelde bitkilerden, hayvanlardan veya
mikrobiyolojik kaynaklardan elde ediliyordu. Bitkilerden elde edilen kokain, morfin ve
dijitalis; hayvanlardan elde edilen steroidler; mikrobiyoloji yolu ile elde edilen penisilin ve
streptomisin’in, hastalıkların tedavisinde önemli avantajları vardır. Aynı zamanda
yarışmalarda avantaj sağlamak ve kazanmak için koka yaprağını çiğnemek veya koyun testisi
yemek gibi bir grup yöntemlere başvurulduğu görülmektedir. Bitkilerden ve hayvanlardan ilaç
sentezinin artışı 20. yüzyılın ortalarına damga vurdu ve mikrobiyolojik kaynaklardan edilen
anti bakteriyel ilaçların gelişimi altın çağını yaşadı.
Ne yazık ki, spordaki ölümler, spor otoriteleri ve hukukçularının gönül
rahatlıklarından önce ele alınması gereken ve karşı bir etkinlikte bulunmalarını gerektiren,
sporda ortaya çıkan ve giderek yayılarak spor dünyasını saran bir kanser gibi etkileri ortaya
çıkmaya başladı.
Dünya anti-doping ajansı (WADA), sporda doping kullanımına karşı savaşı koordine
etmek, ilerletmek ve takip etmekten sorumlu olan, uluslararası bağımsız bir organizasyondur.
Sporda Dünya Anti-Doping Programını esas alan WADA Kodu temel ve evrensel bir
dokümandır. Kod, spordaki dopinge karşı, mücadeledeki ilgili kuruluşların sorumluluklarını
açıklar ve farklı ülkelerdeki ve farklı sporlardaki kurallara ya da politikalara uyum getirir.
Kod, uyulması zorunlu örneğin yaptırımlarla ilgili olanlar gibi belgeleri de içerir. Kod, yasaklı
maddeler listesiyle beraber anti-doping organizasyonlarının uyumlu olarak çalışabilmesi için
2
“Test etme, Laboratuarlar ve Tıbbi Kullanım Ayrıcalığı” gibi diğer üç Uluslararası
Standartlarla birlikte çalışır.
WADA Koduna göre çeşitli dopingle mücadele kural ihlalleri bulunmaktadır:
1) Bunlardan birincisi, yasaklanmış olan maddelerin veya metabolitlerinin veya
belirtilerinin sporcunun vücudundan alınan örneklerde bulunmasıdır. Herhangi bir
yasaklanmış olan maddenin veya ilgili metabolitlerinin veya belirtilerinin vücutlarında
bulunmasından sorumlu sporcudur. Buna dayanarak bir dopingle mücadele kuralının ihlalinin
meydana gelmesi için sporcu tarafından yasaklı maddenin kullanılmaya niyet edilmesi, hatalı
veya ihmal sonucu olarak veya bilerek kullanılmış olmasının belirlenmesi önemli değildir.
Yasaklı maddeler listesinde özel olarak tanımlanıp nicel olarak başlangıç miktarı belirtilmiş
maddeler hariç herhangi miktarda bir yasaklı maddenin veya metabolitinin veya belirtilerinin
sporcudan alınan örneklerde bulunması dopingle mücadele kural ihlalinin meydana gelmesi
demektir. Bu kurala bir istisna olarak yasaklı maddeler listesinde vücut tarafından üretilen
yasaklanmış maddelerin değerlendirilmesi için özel koşullar oluşturabilir.
2) Yasaklanmış olan bir maddenin veya yöntemin kullanılması veya kullanılmaya
teşebbüs edilmesi de doping sayılmaktadır. Yasaklanmış olan bir maddenin veya yöntemin
kullanılmasındaki başarı veya başarısızlık önemli değildir. Dopingle mücadele kural ihlalinin
meydana gelmesi için yasaklanmış olan maddenin veya yöntemin kullanılmış olması veya
kullanma girişiminde bulunmak yeterlidir.
3) Uygulanabilir dopingle mücadele kurallarında belirtilen yetkiye dayanarak haklı
nedenler sunmadan bildirim sonrası numune alma işlemini reddetmek veya kaçmak doping
suçu işlemek demektir.
4) Sporcunun nerede bulunduğunun bilgisi ve geçerli sebeplere dayanan duyurusu
yapılmış eksik testleri de içine alan yarışma dışı test için sporcunun hazır olması ile ilgili
gerekli bilgilerin temin edilememesi konusunda uygulanan kuralların ihlali de doping
sayılmaktadır.
5) Doping kontrolünün herhangi bir kısmını değiştirmek veya değiştirmeye kalkışmak,
yasaklanmış olan maddelere ve yöntemlere sahip olmak, dopingle mücadele kural ihlalinin
meydana gelmesi anlamındadır.
6) Sporcu, tedavi amaçlı kullanım veya diğer kabul edilebilir gerekçelere uygun olarak
tedavi amaçlı kullanım için istisna oluşturduğunu ispat etmedikçe doping ilaçlarını
kullanamaz. Yasaklı yöntemin veya yarışma dışı kontrolde yasaklanmış olan maddenin
herhangi bir zaman ve yerde sporcu tarafından bulundurulması, sporcunun veya sporcu destek
personelinin, tedavi amaçlı kullanım veya diğer geçerli gerekçelere dayandığını ispat
etmedikçe yarışmalarda veya antrenman esnasında sporcu veya sporcu ile ilgili destek
personelin yasaklanmış olan maddeyi veya yöntemi bulundurması ve yasaklanmış herhangi
bir maddenin veya yöntemin ticaretini yapmak dopingle mücadele kural ihlalini meydana
getirir.
7) Herhangi bir sporcuya yasaklanmış bir maddenin veya yöntemin uygulanması veya
uygulanma girişimi veya bir dopingle mücadele kural ihlalini veya ihlal girişimini içine alan
diğer suç ortaklığı unsurunu örtbas etme veya bu unsuru kışkırtma, yardımcı olma, teşvik
etme, destekleme de doping kapsamındadır.
Bir sporcu neden doping yaptığı, niçin göz göre ölüme yol aldığının cevabı olarak
kazanmak, şampiyon olmak, çevresindekiler arasından sıyrılmak ve gıpta edilen bir noktaya
gelebilmek olabilir. Genç insanlar dopingin zararlı etkilerini önemsemeden ilaç kullanmaya
başlıyorlar. ‘Bana bir şey olmaz’ mantığıyla hareket eden sporcular, kısa vadede
kazandıklarıyla ilaç almaya devam ediyor, hatta bir kısmı bağımlı hale geliyor. İlaçların
etkileri kadar yan etkileri de önemli olduğundan sağlıklı kişilerin yüksek doz ve uzun süre
doping amacıyla ilaç kullanımı ölümle sonuçlanabilecek çok ciddi sağlık sorunlarını
oluşturmaktadır.
3
Yasaklı maddeler listesi ve yöntemleri sporcuların yarışma içi ve dışında neyin yasaklı
olduğunu bilmelerini sağlayan uluslararası bir standarttır. Liste, her yıl yenilenir ve her spor
dalı için geçerli olan yasaklı maddeleri belirtir. WADA tarafından yayınlanan 2007 yasaklı
maddeler listesi yarışma içinde ve dışında yasaklı olan maddeleri içerir. Bunlar; anabolik
maddeler, hormonlar ve ilgili maddeler, beta–2-agonistler, antioestrojenik aktivite gösteren
maddeler, diüretikler ve diğer silici maddelerdir. Yasaklı yöntemler, oksijen transferinin
zenginleştirilmesi, kimyasal ve fiziksel manipulasyon ve gen dopingidir. Yukarıda
bahsedilenler ile birlikte uyarıcılar, narkotikler, kannabinoidler ve glukokortikosteroidlerdir
yarışmada yasaklı maddelerdir. Alkol ve beta-blokörler ise belirli sporlardaki yasaklı
maddelerdir.
Bu ilaçlar genel olarak elektrolit dengesizliği, yüksek kan basıncı, ödem, ülser, kas
zayıflığı gibi ciddi tıbbi sorunlara yol açar. Ancak, doping etkisi yapan ilaçların çok ciddi
fiziksel sonuçları ve yan etkileri var. En büyük hasar karaciğer ve böbrekte görülüyor. İlaçlar
karaciğer tarafından tüketilip böbrekler aracılığıyla vücuttan atılırken bu iki organ ağır hasara
uğruyor. Hücre bölünmesiyle protein mekanizmasına etki edip ve kansere neden olabiliyor.
Doping ilaçları, ayrıca kan basıncını artırıyor ve kalp rahatsızlıkları yaratıyor. Kas ve eklem
sakatlıkları, cinsel performansta bozulma, erkeklerde kısırlaşma, kadınlarda erkekleşme,
prostat büyümesi ve tahribatı diğer zararları olarak sayılabilir.
(3,6-9).
Bu liste içinde endojen ve eksojen Androjenik Anabolik Steroidler (AAS) yaygın
olarak suiistimal edilen maddelerdir (3,10). AAS ve büyüme hormonu (hGH) gibi diğer daha
alışılmamış maddelerin kullanımı neredeyse bütün spor dallarına yayılmıştır. Düzinelerce
sporcu, çalıştırıcı, yönetici ve steroid satıcısı son yarım yüzyılın oyunları gibi, son
olimpiyatların, performans artırıcı ilaçların kullanıldığı bir karnaval olduğunu kabul ediyor.
AAS kullanımı yaygınlığının zamanla azaldığını gösteren bir çalışma da bulunmamaktadır.
AAS etkileri, testosteronun etkilerini taklit eder. Doğal yollarla sentezlenen testosteron
hormonu bir çeşit yağ olup salgılanması erkekte testis, kadında ise yumurtalıkta gerçekleşir.
AAS kullanımı sporcular arasında performans artırıcı ilaç olarak 1950’lerde dünya çapında
yaygınlaştı. AAS’lerin vücudun organlarını ve fizyolojisini etkileyen birçok işlevi vardır. Bu
tür maddelerin ciddi yan etkileri temel olarak miyokardiyal hipertropi, kardiyomiyopati,
miyokardiyal enfarktüs, serebrovaskular kazalar, tansiyon artışı, karaciğere zararlı etkiler, yağ
profili değişimi, embolism, hormon üretiminde değişiklik, troid hormonlarının sentez ve ya
salgısında yetersizlik, üreme organlarında değişimler, anormal seksüel davranışlar,
metabolizmada değişimler, dermatolojik problemler, bağışıklık fonksiyonlarında bozukluklar
ve kas ve kemikte problemler olarak sayılabilir. AAS için geçerli doping analiz yöntemleri
bulunması nedeniyle birçok sporcu performanslarını artırmak için insan büyüme hormonlarına
(hGH) yönelmektedir. Ancak günümüzde hGH analiz için de bir yöntem geliştirilmiştir.
İnsan karyonik gonadatropin (hCG) plasentada üretilir ve hamilelik sırasında
progesteron hormonu üretimini tetikler. Erkeklere enjekte edildiğinde ise hCG, testisteki
hücrelerin testosteron ve epitestosteron üretimini tetikler. Plazma testosteron üretimini
enjeksiyondan sonra iki saat içinde %50 artırdığı raporlanan hCG nin etkisi hızlıdır.
Adrenokortikotropik hormonu (ACTH) ön hipofiz lobunda üretilir ve anti-kışkırtıcı
özelliklere sahip glukokortikosteroidlerin üretimini tetikler. Ayrıca ruh halinde etkileyebilir.
Fakat doping kullanıcılarının ACTH’ye ilgisi bunun bir türevi olan tetrakosaktrin üzerinde
yoğunlaşmaktadır. Bu madde kan kortizol ve kortikosteron derişimlerinin iki saat içerisinde
artmasını tetikleyerek yarışma ve antrenmanlarda rehaveti azaltır ve ruh halini pozitif olarak
etkiler.
4
Güreş, halter, boks, judo gibi ağırlık branşları olan sporlarla uğraşan birçok sporcu
kilo vermek ve bir alt sıklete inmek için diüretik kullanırlar. Ek olarak diüretikler idrardaki
yasaklı madde derişimini idrarın atılım hızını arttırarak düşürerek bulunmalarını zorlaştırmak
için illegal olarak kullanılır. Bu ilaçlar böbrekte potasyumun idrara geçişini artırdığından
kandaki düşük potasyum miktarı bitkinlik, kas yorgunluğu ve kramplara neden olur.
Diüretikler alındığında elekrolitle akışkan arasındaki dengeyi değiştirir. Bu ilaçlar yağların
dehidrasyonu (%70 su) ile kilo kaybına neden olur. Diüretikler sonucunda 24 saat içerisinde
bu derece kilo kaybı karın kaslarında kramplara ve kişilerde zihinsel duraksamaya neden olur.
Hiç şüphe yok ki bugün uyarıcılar yarışmalara katılan sporcular tarafından yaygın
olarak kullanılmaktadır. Rekor kırma çılgınlığı ve heyecanlı kalabalığı tatmin etme arzusu
önemli bir rol oynar. Bunların tümü yarışmacıların sağlığından daha önemlidir.
Simpatomimetik aminlerde özel bir sorun ortaya çıkmaktadır. Bunun nedeni bu gibi
maddelerin soğuk algınlığı, alerji ve astım tedavisinde kullanılmasıdır. Amfetaminlerin sporda
yasaklanmasından sonra efedrin gibi maddelerin yasaklanmaması doping kontrol sisteminin
sorgulanmasına yol açmıştır. Bu ilaçların tıbbi kullanımına izin verilmesi sadece doktor,
çalıştırıcı ve yarışmacıların rahatsızlıklar üzerine sahte ifade vermelerine sebep olacaktır. Bu
tıbbi problemlerin tedavisinde merkezi sinir sistemi üzerinde kayda değer uyarıcı etkisi
olmayan ve bu nedenle yasaklı listesinde olmayan bazı ilaçlar bulunmaktadır. Genel olarak
uyarıcılar ve bazı çok özel amfetaminler istenmeyen yan etkilere sebep olabilirler. Bunlardan
bazıları; kalp durmasına neden olan düzensiz kalp atışı, paranoyak psikoz gelişimi, sıcak
havalarda dehidrasyona sebep olan vücut sıcaklığı artışı, ciğerlere hava gitmemesi, ısı kaybı
ve boğulmaya sebep olan bitkinliğin gizlenmesidir.
Yarışma dışı doping kontrollerinde sporcu yarışmaya dahil değilken öksürük ve soğuk
algınlığı tedavisine doping olmadığı göz önüne alınarak izin verilmelidir. Amfetaminler,
kafein ve kokain sporcular tarafından en yaygın olarak kullanılan merkezi sinir sistemi
uyarıcılarıdır. Klinik olarak, uyarıcılar, yorgunluğu azaltma, saldırganlığı arttırma, düşmanlık
ve böylece de rekabetçilik gibi bir his verir. Grup olarak hareket kabiliyetinde ve karar
vermede azalmaya neden olur.
Narkotiklerin temel kullanımı acıyı perdelemek, sahte özgüven hissi yaratmak,
yorgunluğu geciktirmek ve saldırganlığı artırmaktır. Uyarıcılarla birlikte, narkotik doping
sınıfı, sporculara daha yüksek acı eşiği ve ani zindelik verir. Klinik olarak narkotikler ağrı
kesici olarak kullanılabilir. Fakat diğer sınıflar gibi, ciddi yan etkileri vardır. Bu etkiler
arasında fiziksel ve psikolojik bağımlılık ve solunum yetmezliği bulunmaktadır.
Hem erkek hem de kadın sporcuların uygulayabildiği farklı bir doping türü de kan
dopingidir. Kan dopinginin bilimsel tanımı, damar içi yolla kan transfüzyonudur. Yani,
sporcunun yarışmadan çok önce alınan kendi ya da bir başkasının kanı, müsabaka öncesi
vücuda verilmesidir. Kan dopingi için, 1.000 – 1.500 mililitre kan gerekiyor. Kırmızı kan
hücreleri plazmadan ayrılıp, muhafaza edilir. Kırmızı kan hücrelerinin sayısı sporcudan kan
alındıktan belli bir süre sonra normale döner. Bu olay gerçekleştikten 4 ila 6 hafta sonra
saklanan kırmızı kan hücreleri sporcuya geri verilir Bu sayede kandaki kırmızı kan hücreleri
çoğaltılıyor ve dolaşımdaki kan miktarı ve hemoglobin değeri artıyor. Kanın oksijen taşıma
kapasitesi yükseliyor ve yorgunluk öncesindeki süreç uzuyor. Hücre asitliğinin azalmasıyla
kas fonksiyonları daha iyi hale geliyor. Sporcunun kas dokularındaki oksijen miktarı, kırmızı
kan hücreleriyle sınırlı olduğu için, kan nakliyle gerçekleşen kan dopinginin etkisi kırmızı kan
hücrelerini ve dolayısıyla kaslardaki oksijen miktarının arttırır. AIDS’ten sarılığa, alerjik
etkilerden kan dolaşımının bozulmasına, birçok olumsuz yan etki kan dopingi yapan
sporcunun karşısına çıkabiliyor
İdrarın değiştirilmesi için birçok yol bulunmaktadır. Örneğin sporcular ilaç
kullanmadıkları zamanlardan sakladıkları temiz idrarlarını testten önce sonda ile mesanelerine
5
enjekte ettirebilmektedirler. Bunu önlemek için eskort, doping vermek için seçilen sporcuyu
sürekli olarak gözlemlemektedir.
Kannabinoidlerin başlıca fizyolojik etkileri kan basıncının arttırması, kalp atışının
azalmasıdır. Ancak güç, ufak kas hareketlerinin koordinasyonu, atiklik veya dayanıklılık gibi
sportif kapasiteye bağlı yararlı etkisi yoktur. Düşük dozlarda yatıştırma ve öforiye neden olur,
bunun yanında yüksek dozlarda ise halisünasyon ve psikoza sebep olur. İlaçların kronik
kullanımı motivasyon ve testosteron seviyesini düşürür.
Glukokortikosteroidler, anabolik steroidlerden oldukça farklıdır. Sentetik
glukokortikosteroidler stres anlarında böbreküstü bezi tarafından doğal yolla salgılanan ve
bunları taklit eden çok güçlü anti kışkırtıcı ilaçlardır. Bu tip ilaçların tıpta genel olarak
romatizma tedavisinde analjezik olarak ve astım tedavisinde kullanımları bulunmaktadır.
Sporda ise temel olarak lokal sakatlık ve yaralar için kullanılır. Bunların sakatlıklardaki kısa
süreli kullanımı çok etkili olabilir. Ancak, uzun süreli kullanıldığında osteoporoz ve kasların
zayıflaması gibi birçok yan etkisi vardır.
Beta-androjenik blokör (BB) ilaçlar vücudun beta androjenik alıcılarını etkileyecek
şeklide tasarlanmıştır ve iki çeşidi vardır. Beta-1 alıcıları kalple ilgili etkilere aracılık ederken,
beta-2 alıcıları bronşların açılması ve kan damarlarının genişlemesine aracılık etmektedir. BB
ilaçlar da bir tür doping olarak düşünülebilir. Klinik olarak bu ilaçlar sık migren ağrılarını
azaltmakta, yüksek tansiyonda, anksiyetenin kontrolünde ve titreme tedavisinde kullanılır.
Bazı sporcular de fiziksel hareketliliğin vurgulanmadığı sporlarda bu ilaçları kullanırlar.
Türkiye Doping Kontrol Merkezinin (TDKM) birinci ve en önemli görevi sporcular
tarafından kullanılan yasak madde ve yöntemleri analiz etmektir. TDKM, Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü ve Hacettepe Üniversitesi arasında yapılan bir protokol ile Hacettepe
üniversitesinde kurulmuştur. Akreditasyon 2001 yılında Uluslararası Olimpiyat Komitesinden
(IOC) alınmıştır. ISO 17025 akreditasyonu İngiliz ISO akreditasyon kuruluşu UKAS‘dan
2003 yılında alınmıştır. Akreditasyon yenileme işlemleri takip eden yıllarda başarıyla
tamamlanmıştır. 2004 yılından itibaren IOC akreditasyonu WADA akreditasyonuna
dönüşmüştür. WADA tarafından yayınlanan yasaklanmış maddeler ve metabolitleri, idrar ve
kan örneği gibi bütün biyolojik materyallerde ileri teknoloji kullanılarak TDKM de analiz
edilir. Biyolojik sıvı olarak kanın yerine idrar kullanılmasına WADA tarafınca karar
verilmiştir. Kan bugün için hemoglobin, hemotokrit ve Retikulosit analizi için kontrol
edilmektedir. 20 mL veya üzeri kan alımı için özel kişilere gerek duyulması, sporculardan kan
almak için onların bu işe ikna edilmeleri gibi birçok zorluklar bulunmaktadır. Ayrıca birçok
ilacın ve metabolitlerinin kanda belirlenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Doping maddelerinin yanında, diğer tüm ilaçlar, bulunan sonuçların doğruluğunu
sağlamak için TDCC’de analiz edilebilir. Doping olmayan örneğin E Vitamini anabolik
steroidlerden biri ile aynı sinyali vermektedir. Bunun için sağlıklı E Vitamini analizi
yapılması gerekmektedir. TDCC’de günümüz teknolojisinin en üst düzeyinde analiz cihazları
bulunmakta ve zaman zaman yenilenmektedir. Bunlardan bazıları: Gaz Kromatografisi (GC)-
Kuadropol Kütle Spektrometresi (GC-MS) (4 adet), GC-Yüksek Ayrıcalıklı MS (GC-HRMS),
GC-İzotop Oranlı MS (GC-IRMS), Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi (HPLC),
Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi-Kütle Spektrometresi (LC-MS-MS), Çok Yüksek
Performanslı Sıvı Kromatografisi-Kütle Spektrometresi (UPLC-MS-MS), Hematoloji
Analizörü, Jel Elektroforezi, immunoassay ve ELISA testi araçları. Tipik analitik çalışmalar
için gerekli olan diğer tüm donanım ayrıca TDCC’de bulunmaktadır.



Doping Adsl Duyurularına Geri Dön


Kategori: Doping Adsl Duyurular